12 Kasım 2021 Cuma

SADECE



Sadece bulunduğum yerde olabilmek bana güzel bir dinginlik ve memnuniyet veriyor. Olduğum yere daha fazla anlam yüklemeden orada kalmak bağsızlık duygumu açığa çıkarıyor. Bunların peşi sıra gelen coşku duygusu da adeta özgürlüğü müjdeliyor. 
Korkularım çelişkilerim mücadelelerim yok mu.. Tabi ki var hem de dolu. Ancak onlarla da birlikte yaşamayı  öğreniyorum.
Yolumdan geçenlerle konuşmak, gönlünü açanlarla sohbet etmek içimi ferahlatıyor.
Bu yolda olmayı seviyorum. 

 İris Pala 
 Torba Bodrum / 11.Kasım 2021


27 Mayıs 2021 Perşembe

AN

 

 

 

Tadasana

Dağ duruşu

Al nefesini

Kaldır kolları yukarı

Topla dizi karna

Yüksel gökyüzüne

Bütün enerji dolsun bedenine

Ver nefesini

At bacağı geriye

Aç kollarını

İkinci savaşçı

Tüm bedenin köklensin toprağa

Topladığın enerji yayılsın tüm hücrelerine

 

Bu bir yoga çalışması, Çetin Çetintaş’ın elementler serisi toprak elementinden bir bölüm. Beni anda olmaya davet ederken adeta anda kalmayı da tarif ediyor. Anda olmak anda kalmak mümkün müdür tam kestiremiyorum ama nefesin beni ana bağladığını hissediyorum. An daimdir deniyor. Yani an hep var. Varoluşsal. An bizi fark etmiyor olabilir ancak biz anı fark edebiliyor muyuz? Andayız ama biz orda olabiliyor muyuz?

 

Dönende duranı bulunca

Baştan aşağı nefes olunca

Senden gayri ondan gayri kalmayınca

Vecd diyorlar, hal ile tutulunca

 

Belki…

Anın sonsuz yaratım olasılıklarının alanı olduğunu düşünüyorum. Belirsizlik içinden doğan bir an dan bir sonra kine. Seçtiklerimizle somuta gelip dünyamızı yaratıyor hayatımızı şekillendiriyoruz. Gökyüzüne yükselip sonsuz olasılık evrenini içimize doldurup yeryüzüne inerek topraklanıyoruz. Yağmur damlalarıyla gökkuşağımızı oluşturuyoruz. Her ne yaratırsak içinde biraz uyum biraz da memnuniyet olsun istiyoruz. Zaman ve mekânda olmanın sıkışıklığını hafifletmeyi umarak, kaos içinden doğuyor kosmos içine genişliyor yayılıyor yerleşiyoruz. Sanatçıların yaptığı gibi. Yaratımımız gerçekliğimiz oluyor ve farkıdalığımızla buluşuyor. Sevgi özgürlük acı aşk güzellik sevinç merak kaygı kötülük hepsi bizim için açığa çıkıyor.

An sonsuzluğunda sabitlenirken, zihnin düşüncelerde dalgalanıyor, duygularda coşuyor. Anda olamıyor dağılıyor ve kayboluyoruz. Kendimizi, şekillendirdiğimizin farkında olmadığımız bir dünyada buluyoruz. Yarattığımızı bilmediğimiz yaşantımızın da sorumluluğunu almak istemiyoruz. Bulunduğumuz yere ait hissedemiyor, kendi kendimize de yabancı kalıyoruz.

Ansızın anda olmak üzere…

 

 

İris Pala

Torba / Bodrum

Mayıs 2021

 

 

12 Mayıs 2021 Çarşamba

Duyu Pekinliği


Duyu Pekinliği / Hegel / Duyusal Kesinlik

Olanı olduğu gibi bilmek ( dolayımsız / dolaysız ) yani nesneye hiçbir katkı yapmadan onu anlamak fark etmek deneylemek algılamak olanaklı değildir. Nesneyi olduğu gibi alan duyular ve sezgi bir bilgi kesinliği taşımaz. Bu bildiğini sanma / öznel bilinç / sanı / doxa / duyusal bilinç durumudur. Burada logos yoktur. Çünkü bilgi düşünceyi gerektirir. 

Duyusal bilincin / duyusal bilişin /duyumun olması için özne ve nesne / madde gereklidir. Tekil ve öznel olanın, çokluk ve çeşitlilik içerenin sürekli değiştiğini biliyoruz. Şimdi ve burada olan uzaysal ve zamansaldır tekildir geçicidir. Evrensel değildir. Yani duyusal bilincin nesneleri bir vardır bir yoktur veya oluş içindedir.

Sürekli olarak var olanı anlamak duyular ile değil akıl ( logos ) ile mümkün olur. Değişenin arkasında ki değişmeyen, tikelin arkasında ki tümeli bulmak durumundayız. Kavrama ( logos ) olumsuzlama ile ulaşılır. Logos uzaysız ve zamansızdır, soyuttur ve idealar alanıdır. Gerçek varlıktır. Sabittir. Akılda bulunur. Evrenseldir.

Duyu pekinliğinin / kesinliğinin doğru kabul ettiği; tümele bağlanmış sürekli değişen geçici çeşitliliktir. Duyusal olana tekil olmasına karşın evrensel olanla bir anlatım veririz. Bunu dil ile yaparız. Dil düşünce bağıntısında, soyut evrenseller dilde ifade bulsalar dahi bu tam bir gerçeklik ortaya koyamaz. Kaldı ki olay olguda gerçekliğe geldiğinde artık değişmiştir. Kesinliğe ulaşılamaz.

Faydalandığım kaynaklar;
İdea / Tinin Görüngü Bilimi / Duyu Pekinliği / Hegel / Aziz Yardımlı
Tinin Fenomenolojisi / Hegel / Umut Eldem Metin Bobaroğlu / konuşmaları


5 Mayıs 2021 Çarşamba

SEN KADINSIN



Sen Kadınsın kabul et. Yaratıcılığını al içine. Acele etmeden sindire sindire sevinçle buluş onunla. Kucakla tüm dünyayı. Bil ki bütün âlemler seninle birlikte, senin için. Dans et hepsinle. Eğer sen istersen duyabilirsin müziğin sesini. Aç kalbini kapa gözlerini bekle ki dolsun için. Hemhal ol hepsinle büyü yayıl ve yeniden doğ. 

Sen Kadınsın.


İris Pala 
Torba Bodrum Mayıs 2021


28 Nisan 2021 Çarşamba

Benden Bana Mektup

Benden Bana Mektup Bütün bu hikaye birbirimize aşık olmamızla mı başladı yoksa bu hikayeden sonra mı birbirimize aşık olacağız bilemiyorum ama bu mektubu sana yazıyorum. Bu bir aşk ve bu aşkın nerede ve nasıl başladığına dair hiçbir fikrim yok, en azından hatırlamıyorum ancak eminim ki bu dünyada ve bu şartlar altında olmadı. Şu anda bu halimle düşünüyorum da, bu kader birliği derinlemesine bir aşk mı bu bağlılık, zorunlu bir birliktelik mi yoksa kendimi gerçekleştirme tutkusu mu? Anlaması inanması ve gerçekleştirilmesi zor bir şey olduğu kesin. Şüphesiz ki bu derinlemesine bir ilişki çünkü hiçbir birliktelik bu kadar uzun ve zorlu bir yolculuğa beraber çıkamaya cesaret edemez. Diyelim ki cesaret etti sürdürmek bile çok derin bir akdi gerektiriyor. Acılarımız tatlılarımız hüzünlerimiz sırlarımız hep birlikte oldu. Sıkıntılara birlikte girdik düğümleri birlikte çözdük çözemedik düştük kalktık ama hiç ayrılmadık. Birbirimizi bulamadığımız göremediğimiz günlerimiz oldu, bazen sen kayboldun bazen de ben. Ama illa ki birimizden biri geldi diğerini buldu düşeni kaldırdı ve yolumuza devam ettik.

Soruyorum, nedir bizi birbirimize bu kadar bağlayan. Bu akdin olmasının ve sürmesinin sebebi nedir.

Aklıma gelen birinci cevap.. Güven. 

Ben sana inandım sen de bana. Aklımızla sağduyumuzla cesaretimizle yeteneklerimizle bilgimizle ve bilgimizi hep geliştireceğimize dönüştüreceğimize olan inancımızla birbirimize sonsuz güvendik. Bunlara ilaveten yumuşak yüreklilik ve anlayışla hem birbirimize hem de ilişkilerimize güzellik katacağımızı bildik.

İkinci cevap. Güzellik. 
 
Birlikte bu yolda giderken, etrafımızı olabildiğince güzel ve eğlenceli yapmak, bazen bir şölen bazen bir oyun haline getirmek için söz verdik.

Biliyorum ve hissediyorum ki, sen her zaman için bana benden daha yakın daha sadık oldun. Ben dünyanın eşsiz güzellikleri, dipsiz acıları, debdebesi tantanası tüm işleri arasında sürekli kaybolup durdum. Çoğunlukla hayatıma bir anlam katmak, amacımı bilmek ve bunları gözden kaçırmamak aklımdan uçtu gitti. Çoğunluk bir şaşkınlık şuursuzluk çocuksu neşe içinde coştum hüzünlendim durdum. Şimdi düşünüyorum da içten içe sana sonsuz bir güven duymuşum ve kendimi sana yaslamışım da her zaman için beni doğru güzel ve benim için hayırlı olan yollara yönlendirmişsin. Sen benim hayatımın amacını bu gün için bile benden daha iyi biliyorsun. Demek istemem şu ki, sana sonsuz bir sevgi hayranlık takdir ve şükran duyuyorum. Ne zaman ki seninle birlikteliğimiz daha yoğunlaşacak bütünlüğümüz aşk duygusuna dönüşecek işte o an benden bana hayata koyduğumuz anlam açılacak büyüyecek genişleyip yayılacak. O zaman da çekil aradan kalsın yaradan sözlerini söyleyeceğim. 

 İris Pala Torba / Bodrum Nisan 2021


22 Nisan 2021 Perşembe

Yaparken



Öyle bir çekim gücü ki elimi uzatmamazlık edemiyorum. Bir döngü adeta bir girdabın içindeyim. Bembeyaz bomboş tuvalde, hareketsizliğin donmuş kalmışlığın girdabı tüm hücrelerime hâkim. Hareket vurgunu içinde kendimi bulduğum hal bu. Sıkışıyor sıkıştırılıyor büzüşüyor ve en derin kuyuların en dibinde adeta kapkaranlık oluyorum.

Resim yapma sürecim işte bu.

Sonra ne oluyor, renkler çizgiler hikâyeler boyalar kokular ben bedenim tuval aynı girdap oluyoruz. Hep beraber dönüp duruyoruz veya duramıyoruz. Aynı kucakta yuvarlanırken büyüyoruz kapsıyoruz yayılıyoruz. Olabiliyoruz olamıyoruz. Yayıldıkça ufukları aşılıyor gökkuşakları geçiliyor şarkılara karışıyor mor alemlerle buluşuyoruz. Sınırlarımızı yitiriyoruz. İnanılmaza olamaza ulaşıyoruz. Güzelliklerde az biraz huzur kıpırtılı bir sevinç, her zaman olmasa da buluşabiliyoruz.

Bütünlük hissediyor muyum?

İlerde hayat kapısı karşımda bana hazır bekliyor. İçeri giriyorum, sisli hülyalı sarı çöller, mor denizler crimson gökler ve bir anda her şey yalana dönüşüyor. 


İris Pala Torba / Bodrum / Nisan 2021


7 Mart 2021 Pazar

Sessiz Asi





Bizler evrenin sessiz asi çocuklarıyız.
Her zaman için yeryüzü bizlere daha fazla şefkat göstermek zorunda kaldı. 
Gökyüzü ise her zaman için bize bereketini daha fazla yağdırdı ve şansımızı bol tuttu. Çünkü biz bu dünyaya gelip bu topraklara bulanmak hiç istemedik. 
Her zaman için de ayrılık hüznünü içimizde hissettik. 



İris Pala Torba / Bodrum Ocak 2021


Korkunun Rengi



Gözlerimi açıyorum açıyorum kocaman bakıyorum ve hiçbir şey göremiyorum. Göremiyorum, göstermiyor, bilemiyorum, bildirmiyor. Saklıyor. Ya içim de aynı şekilde karanlıksa. Korkuyorum. Göremediğim bilemediğim için çok korkuyorum. Bilinmezliğin rengi siyah. Ölümün de rengi siyah mı acaba? Siyah başka, kahverengi başka, toprak bambaşka. Kopkoyu olunca, zifir kanlık olunca körlük akla geliyor, ölüm ve bilinmezlik. Belirsizlik belki de en korkuncu, içinde kaygıyı kuşkuyu barındırıyor, aniden bir karabasana dönüşüyor. En beklenmedik anda karşında belirip seni ta içine en derinine çekiveriyor. Sıkıştığın görünmez karanlıklarda kıskıvrak kalıveriyorsun. Boğulmak gibi. Dipsiz kuyular gibi. Karabasanın rengi yok, belki biraz gri, karakteri yok. Çünkü gördüm, çok iyi biliyorum. Aslında biliyorum böh desem uçup gidecek ve yok olacak. Ama gel gör ki bi böh diyemiyorum. Karabasanın rengi gri ve ben çok korkuyorum.

 Hayatımın çoğu resim yapmakla geçiyor ve bundan çok memnunum. Kara kalem resim yapmak demek, çizgilerle oynamak demek. Sanat binevi çizgilerle oynanan çok zevkli bir kandırmaca oyunu. Çoğunlukla resim yaparken siyah çizgiler kullanıyoruz. Kontur denince de aklımıza gelen renk siyah. Resme sınır koyan, resmi belirginleştiren, resmi gösteren anlatan ve dolayısıyla resmi anlamlandıran bir durum. Resmin soyut olması da pek bir şey değiştirmiyor. Matbaada da harfler hep siyah basılıyor, roman oluyor, şiir oluyor, bilgi oluyor bize ulaşıyor kâh içimizi ısıtıyor kâh bizi aydınlatıyor. En ihtişamlı mimari projelerin geometri hesabı siyah renkli sayılardan geçti. Ya Bethowen’ in 9. Piyano konçertosu siyah notalar olmasa yazılabilir miydi? Belirsizliğinde kaybolduğumuz kara siyah, işte böylece de bize bir hoşluk bir belirlenmişlik, bilinirlik sunuyor. Bu da korkunun heyecan rengi olsa gerek..

 Benim için korkunun rengi griden siyaha doğru geçerken ki mor. 



 İris Pala Aralık 2020 / Bodrum / Torba



1 Mart 2021 Pazartesi

Su ve Gökkuşağı


Pınar / Su & İris / Gökkuşağı 


 Suyun rengini biliyor musunuz? Bence şeffaf. Okyanuslar lacivert. Denizler mavi. Dereler yeşil. Taşlar uykuda. Gökkuşağı ışık.

Duygular su rengi, düşünceler ise her renk..

Denizler taşlarla buluşunca sürekli konuşuyorlar. Hiç duydunuz mu? Ben dinledim. Çakıl taşlarının olduğu deniz kıyısına gittim, kulağımı suya dayadım, hepsini dinledim. Gidin ve dinleyin siz de seslerini duyacaksınız. 

Peki. Su ile gökkuşağı buluşunca neler oluyor? Hiç farkında mısınız? Oraya Muse’lar geliyor. Yeşil, mavi, mor, sarı, turuncu, lacivert ve şeffaf, hepsi hepsi toplaşıyorlar. Müzik, ses, ritim, harmoni, zevk, neşe ve coşku ile dans ediyorlar. Yaratmanın huzuru var.. 

Su ile gökkuşağının buluştuğu yere gidin, kalbinizi dayayın, Muse’ları göreceksiniz.

Bilinemeyen, ulaşılamayan sezgi Pınar’ları ve ilhamın Gökkuşağı. 



 İris Pala Torba / Bodrum Aralık 2020

24 Şubat 2021 Çarşamba

Ben ki

Her ne kadar istesek de beğenmesek de bir an sonramız hakkında hiçbir fikrimiz olamıyor. Her zaman için bir an sonramızı sonsuz belirsizlik içerisinden seçtiklerimizle oluşturuyoruz. Öğrendiklerimizi bildiklerimizi algılarımızı duygularımızı bir şekilde uyuma getiriyor veya organize ediyoruz. Yani sonsuzluk kaosundan bir düzen yaratmaya veya kurmaya çalışıyoruz.

Muhakkak ki resmim de benimle birlikte değişiyor ve dönüşüyor. Şu sıralar düşüncelerim ilişki ve hareket kavramlarıyla dalgalanıp duruyor. Satıh üzerinde çizgilerin birbirleriyle ilişkileri ve bu ilişkilerin patlamasından açığa çıkan hareket. Hareketin ve çizgilerin insan bedenine dönüşmesi ve zamandan mekândan kopup birbirinin üzerine binerek devinmesi, bu dinamizmin renklerle ve duyguyla buluşması beni çok heyecanlandırıyor. Bunlar sürerken benim içsel çatışmalarım açığa çıkıyor ve resimle de mücadelem başlıyor. Artan kaygımın uyuma gelmesi beni uğraştırıyor ve bir hayli de yoruyor. Bu devinimin içinden çıkmak belirsizlikleri uyuma getirmek her zaman için pek mümkün olamıyor. Zaten bu döngünün de bir sonunun olduğunu düşünmüyorum. Dolayısıyla resim yapmak bir macera haline dönüşüyor. Cesaret isteyen bir macera ve yine de insanı dinginliğe getiren bir macera. Kaosun belirsizliğin hayatın bir uyuma getirilmesi çabası. Yani imkânsızın istenmesi.

 

İris Pala

Torba / Bodrum Şubat 2021

 

16 Şubat 2021 Salı

Üretmek Yaratmak

 

 

 

Üretmek, sanki daha anlaşılır bir durum. Bize has bir şeyleri kendi bilgimiz, algılarımız ve yetilerimiz dâhilinde ortaya koymak. Yazmak çizmek ifade etmek renklendirmek eylemde bulunmak açığa çıkartmak düzenlemek organize etmek sunmak gibi .. Sanki her şey akılda başlıyor orada gelişiyor ve bir süreci var. Olgunlaşması gerekiyor, bir plan dâhilinde gerçekleşmek istiyor ve belki de yöntem ve uyması gereken kuralları var. Aklı başında bir durum yani.

Yaratmak, pek de aklı başında bir durum değil. Bir kere aniden oluşuveriyor. Basınç yapmaya başlıyor. Nerden geldiğini anlamak mümkün değil. Nereye gideceği de belirsiz. Duyarlılık biraz da saflığa ihtiyacı var. İlk ortaya çıktığı, kendini hissettirdiği yer akıl değil. Nasıl nerde ne şekilde gerçekleşeceğini de pek kestirmek mümkün değil. İnsan onun kaosunda darmadağın olunca ancak akla müracaat etmek zorunda kalıyor ve elindeki o son derece yetersiz malzemeleriyle (ki bu öncelikle kendimiz) onu dışarı atmak çıkarmak için bir dizi yolsuz yöntemsiz uğraş hatta savaş veriyor. Başaranlar dahi başaramayanlar deli olup çıkıyor. Benim gibiler de arada gel gitlerle boğuş uğraş bir düzen bir huzursuzluk tutturmağa çalışıyor.

 

Pınar'la mektuplaşmalar..

 

İris Pala

Şubat 2021

Torba / Bodrum

Sessiz Asi

 

Bizler evrenin sessiz asi çocuklarıyız. Her zaman için yeryüzü bizlere daha fazla şefkat göstermek zorunda kaldı. Gökyüzü ise her zaman için bize bereketini daha fazla yağdırdı ve şansımızı bol tuttu. Çünkü biz bu dünyaya gelip bu topraklara bulanmak hiç istemedik. Her zaman için de ayrılık hüznünü içimizde hissettik.

 

İris Pala Torba / Bodrum Ocak 2021