27 Eylül 2015 Pazar
SU GİBİ
Sular acıdığı zaman hayat biter.
Hayatın acıları suya karıştığı zaman su bulanır.
Kurbanlarınızı kesin ki kanları suya aksın.
Ölülerinizi suyla yıkayın.
Su dallara yürüyünce yemişler olgunlaşır.
Abdest alınmadan secdeye baş konmaz.
Su dağlardan gürülder.
En güzel bebek suya doğar.
Yağmur yağar su denize bulanır, yer gök yağmur rengine kesbeder.
Deniz seni istediğin yöne sürüklemez.
Sessiz olursan belki su berraklaşır.
Yıkanmak iyidir, temizlenmek farklı.
Kanamak su kaybettirir. Ağlamak güzeldir.
Su ile oynamadan büyüyemezsin.
İstemediğin her şey suya yazılıdır.
İfadeni sudan bulduğun anlam, seni belirsizlikten kurtarır.
Su ile mechule akılır.
Müzik suya düşünce hayat başlar.
Su.
İris
Torba.Eylül.2015
10 Eylül 2015 Perşembe
Sıkışık
Sıkışık.
Hem de çok sıkışık.
Üstelik sıkışık olan kafam.
Beynim kafatasımın içinde sanki sıkılı, Cenderede gibi.
Korkunç bir basınç var. İçten ve dıştan.
Ağrılı. Sancı da başladı.
Sanki kafatasımı dıştan ayrıca kalın bir bandajla sarmışlar, bastırıyorlar, sıkıyorlar. Dayanması zor bir durum.
Zorlama. Zorlanma.
Kan da var. Kan kırmızı.
Biz hep mi böyleydik.
Bir zamanlar sonsuz genişlik yok muydu?
Sonsuz genişlik, rahatlık. Uçsuz bucaksız. Sınırsız. Boş bomboş boşluk. Belirsiz. Hareketsiz, güvenli.
Hafif.
Sonsuzluğun belirsizliği daha mutlu olabilir mi?
Güzellikler nerede?
Uçsuz bucaksızlığın boşluğu net olabilir mi?
Renkler yok mu?
Ya zaman ve mekân?
Ya Şimdi?
Artık her şey toplandı, netleşti. Önce yoğun bir noktacık, geldi rahme yapıştı.
Bu noktacık büyüdü, genişledi ve çoğaldı. Beyin, beyincik, omurilik, sinir ağları, kollar, bacaklar ve çeşit çeşit uzuvlar..
Ama sıkışık. Daha da çok sıkıştık.
Belki parmak izi bile oluştu.
Beyin, kafatası, yüzüm, nefesim sıkışık. Gene kan. Rahim ağzına dayandık.
Kafamda korkunç bir ağrı ve basınç.
Dönüyor her şey, adeta bir girdap gibi biraz da bulantı. Başım.
İçten ve dıştan. Zorlanıyorum. Sancı, ızdırap. Doğum.
Sonunda;
Aydınlık ve geniş. Ağır. Farklı.
Yüzüm, gözlerim, bedenim, saçlarım, bir parmak izim bile var.
Belki bir de mührüm olur. Bir de tapum. Toprağım.
Artık her şey anca bir parça toprak.
iris
Torba. Eylül 2015
29 Ağustos 2015 Cumartesi
ARDINDAN
O en güzel günde,
Kendi mabedimin taş zemini üzerinde öylesine dimdik durdum.
Üzerimde ki masmavi gök kubbe tamamen açılmıştı.
Dediler ki;
En güzel eserini bize vermelisin..
Sere serpe yatan güzel yüzlü ince bacaklı zarif kadın heykelini.
Peki dedim.
Seve seve sizin olsun.
Şu an;
Elimde sadece şu sere serpe yatan, güzel yüzlü ince bacaklı zarif bronz kadın heykeli var.
Bir de kalem.
Bir de tuval.
Bir de renkler.
Bir de toprak.
Bir.
Sevgi.
iris
Torba.2015
28 Ağustos 2015 Cuma
SİYAH
Simsiyah tüller üstüne tüller tüller üstüne tüller siyah tüller kat kat tül tüller ….
Tüller giymişim. Simsiyah tüller üstümde giymişim.
En son tek bir kat beyaz tül, ellerim ayaklarım başım açık.
Yüzüm saf ve duru.
Hiçlikten var oluşa mı gidilir.
Yoksa
Tüm var olanlar hiçlikte mi buluşur.
iris
Torba.2015
ARDINDAN
ARDINDAN
O en güzel günde,
Kendi mabedimin taş zemini üzerinde öğlesine dimdik durdum.
Üzerimde ki masmavi gök kubbe tamamen açılmıştı.
Dediler ki;
En güzel eserini bize vermelisin..
Sere serpe yatan güzel yüzlü ince bacaklı zarif kadın heykelini.
Peki dedim.
Seve seve sizin olsun.
Şu an;
Elimde sadece şu sere serpe yatan, güzel yüzlü ince bacaklı zarif bronz kadın heykeli var.
Bir de kalem.
Birde tuval.
Birde renkler.
Birde toprak.
Bir.
Sevgi.
iris
Torba.2015
3 Temmuz 2015 Cuma
TOPRAK
TOPRAK
Ben topraktan geldim
Bir demet rokanın, çamurlu köklerinden çıtır baharatlı yapraklarından çıktım.
Bir yudum bordo şarabın, buruk aromalı dolgun tadından olgunlaştım.
Bir avuç zerdalinin, tüylü kabuğundan, ekşi tatlı, sarı turuncu yemişinden kendimi buldum.
Bembeyaz yumurtanın, çıt kabuğundan, sarı beyaz özünden kendimi tamamladım.
Ben toprak oldum.
Buharlaşıp gökyüzüne çıkan, gürül gürül yağan çağlayan fışkıran suların içinde kayboldum.
Sonsuz çimlerde otlayan koyunların sıcak kıvırcık yünleri arasında uyudum.
Estim yıktım sildim süpürdüm rüzgârlara kandım.
Uçsuz bucaksız yönsüz çöllerde dümdüz oldum, susuz kaldım kavruldum.
Bir kaktüsün dikeninden günü gördüm.
Yok oldum.
Aşk oldum.
Oldum mu?
iris.
Torba. Mart.2015
5 Şubat 2015 Perşembe
Aşk Var
Aşk Var;
Diye bilir misin?
Her an ezbere geçtiğin patikada ansızın kaybolduğunda
Aşk Var;
Alabildiğine dokunamadığın yeşil ıslak çimen tarlasını
avuçlarına aldığında
Aşk Var;
Damlası dahi üzerine düşmeyen yer-gök yağmurla sırılsıklam
olduğunda
Aşk Var;
En mahrem bildiğin annenin rahminde kalabalıklarla
buluştuğunda
Aşk var;
Kelimeler üstüne üstüne yığılırken şaşıp kaldığında
Aşk Var;
Alevi dahi parlamayan ateşler içinde kızıl kor olup
yandığında
Aşk Var Diye Bilir misin?
iris
Torba. Şubat 2015
19 Ocak 2015 Pazartesi
KIYAM
Çığlıklarım
Haykırsa
Vadi yamaçlarını
Yırtar mı
Yüzüm
Toprağa
gömülse
Ağzım Gözüm
Çamurla
dolar mı
Avuçlarım açılsa
Mavi –
Lacivert Okyanusların
Doruklarına
Dokunabilir mi
Kısık nefesim
Üflese
Koyu – kızıl Volkanlar
Susar mı
YOKSA AŞKIN ADI
TAMAMEN Mİ FARKLI
Yalvarıyorum;
Somut bir kanıtla çık karşıma
Açık et
kendini
Bana Gel
Bileyim.
Muhtacım Işığına
iris
Ocak. 2015
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)