Olanı olduğu gibi bilmek ( dolayımsız / dolaysız ) yani nesneye hiçbir katkı yapmadan onu anlamak fark etmek deneylemek algılamak olanaklı değildir. Nesneyi olduğu gibi alan duyular ve sezgi bir bilgi kesinliği taşımaz. Bu bildiğini sanma / öznel bilinç / sanı / doxa / duyusal bilinç durumudur. Burada logos yoktur. Çünkü bilgi düşünceyi gerektirir.
Duyusal bilincin / duyusal bilişin /duyumun olması için özne ve nesne / madde gereklidir.
Tekil ve öznel olanın, çokluk ve çeşitlilik içerenin sürekli değiştiğini biliyoruz. Şimdi ve burada olan uzaysal ve zamansaldır tekildir geçicidir. Evrensel değildir. Yani duyusal bilincin nesneleri bir vardır bir yoktur veya oluş içindedir.
Sürekli olarak var olanı anlamak duyular ile değil akıl ( logos ) ile mümkün olur. Değişenin arkasında ki değişmeyen, tikelin arkasında ki tümeli bulmak durumundayız. Kavrama ( logos ) olumsuzlama ile ulaşılır. Logos uzaysız ve zamansızdır, soyuttur ve idealar alanıdır. Gerçek varlıktır. Sabittir. Akılda bulunur. Evrenseldir.
Duyu pekinliğinin / kesinliğinin doğru kabul ettiği; tümele bağlanmış sürekli değişen geçici çeşitliliktir. Duyusal olana tekil olmasına karşın evrensel olanla bir anlatım veririz. Bunu dil ile yaparız. Dil düşünce bağıntısında, soyut evrenseller dilde ifade bulsalar dahi bu tam bir gerçeklik ortaya koyamaz. Kaldı ki olay olguda gerçekliğe geldiğinde artık değişmiştir. Kesinliğe ulaşılamaz.
Faydalandığım kaynaklar;
İdea / Tinin Görüngü Bilimi / Duyu Pekinliği / Hegel / Aziz Yardımlı
Tinin Fenomenolojisi / Hegel / Umut Eldem
Metin Bobaroğlu / konuşmaları
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder