7 Mart 2021 Pazar

Korkunun Rengi



Gözlerimi açıyorum açıyorum kocaman bakıyorum ve hiçbir şey göremiyorum. Göremiyorum, göstermiyor, bilemiyorum, bildirmiyor. Saklıyor. Ya içim de aynı şekilde karanlıksa. Korkuyorum. Göremediğim bilemediğim için çok korkuyorum. Bilinmezliğin rengi siyah. Ölümün de rengi siyah mı acaba? Siyah başka, kahverengi başka, toprak bambaşka. Kopkoyu olunca, zifir kanlık olunca körlük akla geliyor, ölüm ve bilinmezlik. Belirsizlik belki de en korkuncu, içinde kaygıyı kuşkuyu barındırıyor, aniden bir karabasana dönüşüyor. En beklenmedik anda karşında belirip seni ta içine en derinine çekiveriyor. Sıkıştığın görünmez karanlıklarda kıskıvrak kalıveriyorsun. Boğulmak gibi. Dipsiz kuyular gibi. Karabasanın rengi yok, belki biraz gri, karakteri yok. Çünkü gördüm, çok iyi biliyorum. Aslında biliyorum böh desem uçup gidecek ve yok olacak. Ama gel gör ki bi böh diyemiyorum. Karabasanın rengi gri ve ben çok korkuyorum.

 Hayatımın çoğu resim yapmakla geçiyor ve bundan çok memnunum. Kara kalem resim yapmak demek, çizgilerle oynamak demek. Sanat binevi çizgilerle oynanan çok zevkli bir kandırmaca oyunu. Çoğunlukla resim yaparken siyah çizgiler kullanıyoruz. Kontur denince de aklımıza gelen renk siyah. Resme sınır koyan, resmi belirginleştiren, resmi gösteren anlatan ve dolayısıyla resmi anlamlandıran bir durum. Resmin soyut olması da pek bir şey değiştirmiyor. Matbaada da harfler hep siyah basılıyor, roman oluyor, şiir oluyor, bilgi oluyor bize ulaşıyor kâh içimizi ısıtıyor kâh bizi aydınlatıyor. En ihtişamlı mimari projelerin geometri hesabı siyah renkli sayılardan geçti. Ya Bethowen’ in 9. Piyano konçertosu siyah notalar olmasa yazılabilir miydi? Belirsizliğinde kaybolduğumuz kara siyah, işte böylece de bize bir hoşluk bir belirlenmişlik, bilinirlik sunuyor. Bu da korkunun heyecan rengi olsa gerek..

 Benim için korkunun rengi griden siyaha doğru geçerken ki mor. 



 İris Pala Aralık 2020 / Bodrum / Torba



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder