Bütün varlıklar özellikleri ve hasletleriyle varoluş
gayelerine yönelik oluşlarıyla, kemalatını kuvveden fiile çıkarışlarıyla Allah’
ı tesbih etmekte, O’na hamdetmektedir.
İbn-i Arabî
Bütün varlıkların hamd ile Allah’ı tesbih ettiklerini,
insanların veya benim, bulunduğum bu konumdan anlamam mümkün değildir. Sadece
şöyle bir çıkarsama yapabilirim; insan, tüm âlemleri içinde toplayan bir varlıktır
ve Âdem’in toplayıcılık ve kapsayıcılık özellikleri insanda da mevcuttur. Tüm
varlıkların, yoktan var olmadıkları, her birinin, bilinçten, enerjiden,
bütünden veya ismi ile müsemma Allah’ dan geldiği düşünülür. Evrimleşme süreci
içerisinde veya değişim dönüşüm süreci içinde tüm varlıklar kendi döngülerini
gerçekleştirirler. Bu varlıkların süreçlerinde bire, bütüne, Allah’ı tesbih
etmeleri kaçınılmazdır. Şu şekilde de söyleyebiliriz, tamamlanma süreci içinde
tüm enerjiler birbirine dönüşür. Bir ve bütünden doğan bir ve bütüne döner.
Döngüyü tamamlarken temizlenmek yani arı kavramlarla bir ve
bütüne yürümek tümellere ilkesince ulaşmak, Allah’ı tesbih etmektir. Yani
yüzünü Allaha dönmek onun isimleri üzerinden hareket etmek, teşbih ve tenzih
ile tevhide gelmektir. Başka bir söyleyişle, ide ve kavramları ilkelerine göre aklını
çalıştırmak, zıtları bütünlemek, olgunluğu bulmak, kemale gelmek demektir.
Güzel bir hayat için, bu şekilde hareket etmek en kısa
yoldur. Ve eninde sonunda gerçekleşecek olandır. Kabul rızayı getirir ve her
şeyin kolayca akmasına neden olur. Kendimizi rahat ve huzurun içinde bulur sakinliğe
teslim oluruz.
Tesbih; subbuh/sbh kökünden gelir, arı kavramlarla çalışır.
Ussaldır. Akıl yürütmedir. Nefs, akıl, eylemler ile ortaya çıkar. Subbuh da
açığa çıkar. Allahın isimlerine yönelmek ve onlar adına hareket etmektir.
Döngüdür. Teşbih ve tenzih ile tevhit etmektir. Yüzmek, yürütmek manası da
vardır. Aklımızı tenzih ederken düşünceleri temizlemek, arındırmak veya teşbih
ile benzeyen benzemeyenleri düşünerek ayırt etmek, aklın işletilmesi,
düşünceler arasında yüzülmesi manasına gelir. Döngüsünü tamamlamak da tesbih
etmektedir.
Âlemler O’ndandır. Birlik ve bütünlüktür. İnsanoğlu olarak
bize verilidir. Biz hepsini hazır bulmuşuzdur. Ancak aklımızı işleterek
irademiz ve gücümüzle eylemlerimizi gerçekleştire biliriz. Verili ve hazır
bulmak hamd’ı gerektirir. Gözümüz kulağımız bedenimiz doğamız ve dışımızdaki
doğa ve evren ve âlemler bize hazır verilmiştir. Bunların hepsi birer hediyedir
ve teşekkürü gerektirir. Aklımızı yürütmek, bilincimizi oluşturmak, bilinç
dünyasından nasibini almak bize düşer. Hareket etmek ve eylemlerimizi
gerçekleştirmek bize kalır. Bunlar şükrü gerektirir.
Hangi ötelerden gelip nerede ki bilinmeze geçeceğimi, bu
idrak seviyesinden söylemem mümkün değildir. Kendimi bilmemle başlayan bu
süreç, bana verili olanları yavaş yavaş fark etmekle başlar. Önce insan her
şeyin karşılığını kendinde arayıp bulmaya çalışır. Gözümün önünde olan Doğa ve
benim doğal yapımdır. Duyu organlarım, bedenimin çalışma mekanizması, dürtüler,
içgüdülerim, psikolojik yapım, akıl, ruh, evrenler, âlemler, düşünceler, bilinç...
Fark ediyorum ki bunların hepsini ben hazır bulmuşum. Bunlarının üstüne aklımı
işleterek hayatımı yürümek durumundayım. Hasletlerim var, yeteneklerim, yetilerim,
yatkın olduklarım yani kabiliyetler var. Yapmaya, olmaya kabul ettiklerim.
İradem, gücüm aklım. Ayırt etmek gerekir, neler bana zorunlu neler benim
seçimimden. Bir potansiyel ve donanıma sahibiz. Bilgiye başvurarak, aklı
kullanarak, gücümüz ve irademiz sayesinde, gayemize yönelerek eylemlerimizi
gerçekleştirebilir, yapıp etmelerimizi açığa çıkarta biliriz. Kendimizi bilmek,
kendimizi yaratmak bu şekilde mümkündür. Kendimizi açarız, ortaya koyarız,
eylemlerimizle biliniriz ki, hem kendi kendimizle tanışırız hem de başka
bilinçlerle ilişki kurarız.
Sormak ve düşünmek
gerekmez mi, ne için geldik ve nereye doğru gidiyoruz. Dünya üzerinde var olma
sebebimiz nedir? Evriliyor muyuz, eviriyor muyuz, dünyaya bir katkımız var mı,
yaşama dair gayemiz nedir? Varoluş gayelerimize yönelik olarak mı dünyaya
yerleşiyoruz. Bu bize bir zorunluluk yüklüyor mu? Yetilerimiz ve yeteneklerimiz
sayesinde gayemizi biz mi keşfediyoruz, bunlarla nasıl tanış oluyoruz. Tüm âlemler
önümüze serilmiş, bütün potansiyel bizde, bunu açığa görünüre çıkartmak
zorundayız. Yaratım budur, neyi nasıl yapacağımızı bilemeyebiliriz,
kaybolabiliriz. Döngüyü tamamlamak, bütünlemek o’nu bilmekle mümkündür.
Yüzümüzü doğru yöne çevirmek ve gözden kaçırmamak gerekir. Eylemlerimizle açığa
çıkardıklarımızı doğru yürütmeli iyi ve güzele yönelmeliyiz. Başka bilinçlerle
birlikte olmalı, büyüyüp dönüşmeliyiz. Olgunlaşmak, olmak, bütünlenmek, kemale
ulaşmak ancak bu şekilde mümkün olur.
İris Pala. Nisan 2020
Torba / Bodrum korona günleri
Bu yazım için Metin Bobaroğlu, Dücane Cündioğlu bilgilerine başvurdum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder