13 Eylül 2013 Cuma

BEN






Yokluğun içinde, mutlak boşlukta nasıl kıpırdanmaya başladığımı tam olarak hatırlamıyorum.

Sadece dalgalar halinde akıyordum ve çok büyük zevk alıyordum. Yakınlarımda benimle aynı hislerle dalgalananlar vardı.

Hemencecik birbirimizi bulduk ve beraberce salınmaya başladık.

Son derece gevşek, yumuşak, yavaş yavaş salınan bir bulut oluşturmuştuk. Sevinç içindeydik, adeta oyun oynuyor, dans ediyorduk.


Zaman, yüzyıllar ve yüzyıllar boyu bu şekilde, nereden nereye savrulduğumuzu bilemeden aktı geçti.

Sanırım gittikçe genişliyorduk.

Sınırlarımı bilemediğim zamanın birinde, dikkatimin özellikle bir yöne doğru çekildiğini hissettim.

Beni bu yöne yönelten, müthiş bir arzuyla kendine doğru çeken neydi, şu an hatırlamıyorum.

Sadece tüm gücümü toplayıp oraya doğru akmam gerekiyordu.

Zorlanıyordum.

Yoğunlaşmam gerekiyordu.

 Küçülüyor, ağırlaşıyordum.

Zaman içerisinde sıkışıyor, belirginleşiyordum.

Bu çekim, bu arzu, bu sevgi belki de aşk gittikçe güçleniyordu..


Ben olana, olmak istediğime yaklaştıkça sakinleyip durulacağıma coşkum artıyordu.


Babamın kokusu, annemin kahkahası beni benden alıyordu.


Oooo... çok çok hızlı ilerlemeğe başladık. Adeta bir vortexin içindeyiz. Çok yoğun ve hızlı bir şekilde akıyoruz, dönüyoruz.

Bir birleşme bütünleşme oluyor.

Her şey benim havsalamın dışında gerçekleşiyor ve ben hiç bir şeyi anlamlandıramıyorum.

Küçücük kaldım. Mikroncuk.

Bir hücreyim.

Ve biliyorum ki; şu an evrenin tüm bilgisine sahibim, hatta varoluşun bütün kadim sırrı bende.





Oh.. sonunda yerimi buldum. O yumuşacık, loş ortam. Ne kadar da sıcak ve güvenli ve sevgi dolu.

Anne karnı.

Gerisini sanırım biliyorsunuz. Biyoloji kitapları yazıyor.

Ancak merak ediyorum, beni çeken ne idi?

Renkler, denizin serin sonsuzluğu, gök mavisi, toprak sarısı, zeytin acısı, crimson allizarin, limon asidinin ekşisi, sevgilimin kokusu, kızımın gözleri, eller, sohbetler, yaşam.

Bildiğiniz dünya, bizim hayatımız, sosyetenin yaptırımları, ekonominin iniş ve yükselişleri, politikacıların şaklabanlıkları..

Burda her şey daha ağır ve yoğun, yaşamın içinden, deneyimler, neşeler, hüzünlerim, acı, mutluluk, yollar, hisler, görünenler, ayrılıklar, bilinmezler..


Artık güneş benim alnımdan doğuyor.

Tüm bu yarı küreyi aydınlatırken beni de içine alıyor.

Taa ki yarına kadar.

Dünyanın diğer yarısında ki insanlarına da tek tek dokunuyor, kıtalarının topraklarını
yalıyor, okyanusların en derin noktalarına sızıyor ve tekrar bana doğuyor.


Göz açıp kapayıncaya kadar, bir ömür..






iris

Eylül.2013
Torba. Bodrum


1 yorum:

  1. ÇOK GÜZEL,NAİF,YUMUŞACIK BİR ANLATIM. ÇOK SEVDİM.
    EVET,BİR ÖMÜR....BAZILARINA ÇOK UZUN GELİYORDUR MUHAKKAK. BANA BİR -İKİ SANİYE GİBİ GELDİ. YA ZAMAN ÇOK HIZLI GEÇTİ ,YA DA BEN ÇALIŞMAKTAN UNUTTUM ZAMANI.
    SEVGİLER ARKADAŞIM. GÖNLÜNE SAĞLIK
    Ressam SerapDemirağ

    YanıtlaSil