18 Mayıs 2012 Cuma

HÜZÜN






Hüzün bu…
Usulca enseme dokunuyor.
Ensemden omurgam boyunca kuyruk sokumuma kadar akıyor.
Hiç de sinsi değil. Tam istediği gibi.. tüm bedenime sızıyor,  yayılıyor,  içten fethediyor. Yumuşacık. Rahatsız etmeden tüm hücrelerime sahip çıkıyor. Beni ele geçiriyor. İtiraz edemiyorum.
Öylece kabulleniyorum.

Benimle bir,
benmişim gibi.
Benden daha çok ben gibi.
Bende de öte.
Bir Hüzün..

Bulut, bulut yayılıyoruz. Yuvarlanıyoruz. Puslu, puslu bakıp, boyun büküyoruz. Boğazıma düğümleniyoruz. Gözyaşı oluyoruz.

Tüm dünyanın, tüm evrenin, tüm bu anın acılarını en derinden, en içimizden hissediyorum.

Çocuk gibi, büzülüp,   küçülüp,   sarılıp sarmalanmak istiyorum…


iris

Mayıs. 2012
Torba – Bodrum




Hüzünle vedalaşalı epey olmuştu. Biliyorum. Ancak hayat sürprizlerle dolu. Geçenler de kendini hatırlatıverdi. Yoga da buna bir vesile ..
Zaman, zaman hüzün gelip beni sarmalıyordu, memnuniyetle kabul ediyordum. Zaman, zaman da tüm bedenimi, aklımı esir alıyordu, elimi kolumu bağlıyor, çökmeme neden oluyordu.
Taa ki, yoga yolunda, bu duygunun, yalan dünyanın bir engel mekanizması olduğunu anlayana dek…
Biz hüzünle bir hayli günler geçirdik, epey uzun beraber yaşadık. Arada tekrar buluşabiliriz, zarar yok. Biz birbirimizi iyi tanıyoruz.
Bu yazı da, sevgi ve saygı ile ona yazdığım bir veda yazısı. Son dokunuş.

1 yorum:

  1. Yillardir huzun dedigim sey uzerime cullanir durur. Bazen bir keyif sigarasi yaktigimda, dalgalari dinlerken, agaclara bakarken, insanlari izlerken ve ozelliklede kendimi dinlerken. Umarim ben de bir gun bu garip dostluga son verebilirim.

    Elinize saglik.

    YanıtlaSil