26 Şubat 2012 Pazar

Kavga



Bir tarafta hiçbir şeyi umursamadan tüm gücüyle sürüp giden hayat, diğer tarafta bizlerin düşünceleriyle yarattığı tüm gücüyle sürüp gitmek isteyen hayat. İşte kavga buradan başlıyor.

Onbinlerce düşünce, değişik insan, yaratım, güç ve çelişkiler, kavgalar, çıkmazlar, ıstıraplar, açmazlar… Aynı anda hem güneş, hem fırtına, hem sıcak, hem kar… Olması mümkün değil. Hepimizin bir anda gülmesi, hepimizin bir anda mutlu olması veya acı çekmesi, doğması veya nefes vermesi mümkün değil. Çok faktörlü, çok olasılıklı, değişken ve zaman içinde, zamanla akıp geçen bir dünya da yaşıyoruz.

Olanı, beynimizin doğası çerçevesinde anlamağa çalışıyoruz. Bedenimizle hissetmeğe çabalıyoruz. Biraz daha fark etmek, anlamak, anlamlandırmak, ayırt etmek istiyoruz. Bunun için belki de çabalıyoruz, çok çalışıyoruz. Bazen de ipin ucunu kaçırıyoruz, dolup taşıyoruz. Hırpalanıyoruz. Her gördüğümüzü her öğrendiğimizi belleyip, onları evirip çevirip, yeni, yeni şekillere, fikirlere sokup, ezberleyip bir güzel giyiniyoruz. Hatta giydiriyoruz. Sonra hepsini yarına taşıyor, dünü yarına mal ediyoruz. Gelecek endişesinden de bir türlü kurtulup huzur bulamıyoruz. Belki de haddimizi bilmiyoruz ve eziliyoruz.

Doğa nasıl yapıyor? Kendi kanunları var. Bütünlüğü içinde yaşayıp gidiyor. Yani olanı oluyor. Kışsa kış, soğuksa soğuk, kar, rüzgâr, fırtına gidiyor. Isınıyorsa ısınıyor, yeşeriyor, doğuyor, büyüyor, soluyor, ölüyor. Sadece oluyor. Yol yürünüyor zaman geçiyor.

Hepimiz tam tamına bu hayatın içindeyiz. Bizim ne olduğumuz ve ne yaşadığımız hayatın umurunda değil. O olması gerektiği gibi. Doğal yaşamın içinde uyumla yaşamak ve medeniyetin vazgeçilemez nimetleriyle olurken dengeyi kaçırmamak. Kavga etmemeği becermek…




iris

Aralık.2011 Torba
Şubat.2012 İstanbul

1 yorum: