Morfogenetik alan, yani bilen alan, bizim için sonsuz bilinmezlikleri, olasılıkları ve potansiyeli içinde saklayan ve her şeyi kapsayan, saklayan bir boşluk belki de doluluk. Farkında olsak da olmasak da birbirimizle olduğu kadar bu alanla da ilişki halindeyiz. Bu alanın kendi içinde bir düzeni ve sistemi var. Bizler, dünya yaşamı içinde devinirken, sıkıntılar, sıkşıklıklar, problemler yaratarak travmalarla boğuşurken, kendi sistemimizde kırılmalar oluşturuyoruz. Sonucunda da bir düzensizliğin, kaosun içine düşüyoruz.
Bilen alana gelip kendimizi olabildiğince açabilirsek aynı zamanda alana teslim olursak, alan farkındalığı bizi ele geçiriyor. Evren cosmosuna doğru bize bir davet sunuyor ve sistem kendini bize açıyor. Belki de yeni bir yaratımın içerisinde kendimizi yeniden oluşturuyoruz. Düzen arayışı içinde, kendi mabetimizde sistemin kosmosuyla birlik olarak kendimizle buluşuyor, özümüzü buluyoruz. İçimizden dışarı, dışardan da içeri yansıyan bir dönüşümün devinimin içine giriyoruz. Bu oluşumda ve ilişkiler dahilinde kullanabildiğimiz tek enstrüman ise dil. Kendi anadilimiz. Düşüncelerimizin, duygularımızın dışarı çıkmış, somutlaşmış hali.
Dil, yani konuştuğumuz , anlaştığımız, iletişimde olduğumuz bu sihirli element; alanda, dünyada hatta evrende her yerde bir bulut gibi adeta bir iksir gibi mevcut. Ve sistemin sihirli değneği. Kendimizi anlattığımız, gösterdiğimiz, elimizi uzatırken el bulduğumuz bir gerçeklik. Ayna. Bizleri, dünyayı hatta evreni sarıp sarmalayan kucaklayan buluşturan Kibele. Dilimiz, kullandığımız lisan,sanki ait olduğumuz anavatanımız.
Dil aslında sadece bir frekans; düşünceyi duyguyu alanı dünyayı bileni bilinmeyeni geçmişi geleceği birbirine bağlayan, ilişkiyi kuran, hafızayı düşünceye,sezgiyi yaratıcılığa açan bir güç, rüyayı gerçekliğe sunan bir sihir.
Aynı zamanda, kavuştururken ayrıştıran, birleştirip bütünlerken parçalayan bölen zaman zaman çarpıştıran bir savaşçı. Tam Tamına bilincimizin aynası.
Belki yaşamın rüzgarı, ruhun esintisi, bizim sesimiz kulağımız. Kendimizi büyüsüyle oluşturduğumuz büyücümüz.
Sevgiyle..
İris Pala
Şubat 2024 / İstanbul
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder